TÜRKİYE’NİN BATI İTTİFAKINA GİRİŞİ

T Ü R K D I Ş P O L İ T İ K A S I

TÜRKİYE’NİN BATI İTTİFAKINA GİRİŞİ


Fatih BAYEZİT- Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler

  1. II. Dünya Savaşı Sonrasında Türk – Amerikan İlişkileri
Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin başlangıç noktası Amerika’da ölen Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Münir Ertegün’ün cenazesinin Haziran 1946’da Missouri isimli Amerikan savaş gemisi tarafından İstanbul’a getirilmesi kabul edilir.
Missouri’nin İstanbul’a gelmesi, Türk tezinin Sovyet toprak taleplerine karşılık ABD tarafından desteklendiği mesajı veriyordu.
Türkiye ile ABD arasında tarihi geçmişe dayanan köklü ilişkiler bulunmamaktaydı ancak II.Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan Sovyet tehdidi, Türkiye’yi Batılı ülkelerle özellikle de ABD ile ittifak arayışı içine girmesine neden oldu.
ABD açısından bakıldığında ABD’nin Orta Doğu’daki çıkarları iki temel olguya dayanıyordu.
a) Ticari çıkarlar
b) Duygusal ve insani çıkarlar
ABD bu bölgede askeri varlık olarak İngilitere’den sonra geliyordu. II. Dünya Savaşı sonrası ABD geleneksel tecrit politikasını bırakıp Sovyet yayılmasını önlemek amacıyla ‘containment policy’ ye geçiyordu. Bu politika çerçevesinde dünyanın çeşitli bölgelerinde, o bölge devletleriyle siyasi, askeri ve ekonomik içerikli ittifaklar kurmaya yönelmişti. ABD’nin başlarda dünya barışı amacı taşıyan bu politikası zamanla kendi çıkarlarını korumaya yönelik politika halini almıştır.
ABD ile Sovyetler Birliği II.Dünya Savaşı sırasında aynı saflarda yer alsalar da SSCB ile ABD’nin siyasi ve ekonomik evrensel çıkarları birbirlerine zıt bir şekilde gelişmeye başladı.



ABD’nin Avrupa’daki yayılmacı politikası
SSCB’nin Avrupa’daki yayılmacı politikası
Truman Doktrini
Marshall Planı
İngiltere, Fransa ve Benelüks Devletleri ile yapılan ikili ittifak antlaşmaları
Çekoslavakya Komünist İhtilali (1948)
Berlin Krizi (1948-49)
  1. Truman Doktrini’nin Doğuş Nedenleri
1947 Yılı başlarında Türkiye’nin stratejik önemine rağmen İngiltere, Türkiye’ye yaptığı geleneksel askeri ve ekonomik yardımı kesme kararı verdi. İki ayrı memorandum ile İngiltere, ABD’ye Türkiye ve Yunanistan’a yaptığı askeri ve ekonomik yardımı kesmeyi ve Yunanistan’daki askerlerlerini de geri çekmeyi planladığını bildirdi. Bunun üzerine ABD Cumhurbaşkanı’nın dış politika danışmanı olan George F. Kennan 1947 baharında İngiltere’nin Yakın ve Orta Doğu’dan çekilmesi ile oluşacak boşluğu ABD’nin doldurmasını teklif etti. Truman Doktrini’ne kadar Yunanistan kendi iç çatışmalarını sona erdirebilmek adına ABD ve İngiltere’den yardımlar almasına karşın Türkiye bu süreçte ‘Sovyet Tehtidi’ne karşı yanlız başınaydı.
* Yunanistan’daki iç durumun giderek kötüleşmesi ABD dış politikasındaki bu dönüşümün nedeni oldu. Yunanistan’da hükümet zayıf, ülkede enflasyon aşırı boyutlarda, grevler, isyanlar ve toplum korku içinde yaşamaktaydı.
* Yunanistan’da komünist gerillanın başa gelmesini engellemek amacıyla ABD ve İngiltere askeri harekatı bile göze almıştı. Bunu o dönemi izleyen ABD komisyonunun 1947 yılında Washington’a gönderdiği raporda görmekteyiz.
* İlk planda ABD için önemli olan Türkiye’nin savunulması değil Avrupa’nın geleceği idi. Başkan Truman için önemli olan Yunanistan’daki iç savaşın bitirilmesi ve Avrupa’nın güvenliğinin sağlanmasıydı.
* Truman Doktrini’nin esas amacı Sovyet yayılmacılığını önlemekteydi.
  1. Türkiye Açısından Truman Doktrini Çerçevesinde Amerikan Desteğinin Gerekliliği
Türkiye için Amerikan yardımı için duyulan ümidin altında yatan nedenlerden bazıları şunlardı;
    • II. Dünya Savaşı sonrasında Türkiye’ye yönelmiş olan Sovyet tehtidinin yok edilmesi.
    • Ülkenin gelişimi için yabancı sermayenin gerekli olduğunun tesbit edilmiş olması
    • Savaş sonrası ülkede ekonomik zorluklar
  1. Truman Doktrini’nin Açıklanması
12 Mart 1947’de Başkan Truman, Kongrede yapmış olduğu konuşmasında Türkiye ve Yunanistan için öngörülen yardım programının onaylanmasını istiyor aksi halde bu devletlerin demokratik batı için bir kayıp olacağını söylüyordu.
Truman yardımında Türkiye ve Yunanistan için toplam 400 milyon dolarlık ekonomik yardımın yanısıra askeri ve sivil danışmanların bu ülkelere gönderilmesine karar veriliyordu.
Truman Doktrininde asıl amacın bu ülkelerin Sovyet tehtidine karşın güvenliği olduğundan özellikle Türkiye’nin askeri gücünün arttırılması gerekiyordu.
Truman Doktrini’nin Türkiye açısından önemi
· Türkiye’nin güvenliği açısından Sovyet tehdidine karşı önemli bir adım teşkil etmekte;
· Türkiye, bundan sonra dünya barışının korunması için daha aktif bir politika izleyebilir;
· Türkiye’nin II.Dünya Savaşı galibi süper güçten askeri yardım alması Türkiye’nin takip ettiği siyasetin başarısı olarak değerlendirilmiştir.

  1. Türk Dış Politakası Açısından Truman Doktrini’nin Etkileri
Türkiye’nin Sovyet tehdidi ile karşı karşıya kalması (1945-46) ve Truman Doktrini’nin açıklanması (1947), bu tarihten itibaren Türk dış politikasının felsefesini, Batı ile çok sıkı ilişkilere dayanmaya zorlamıştır. Bu nedenle Türkiye için temel hedef Batının öncülüğünde kurulan tüm siyasi, askeri ve ekonomik organizasyonlara üye olmaktı.
SSCB’nin bölgedeki politikasını değiştirmesi üzerine, İngiltere Yakın Doğu’daki çıkarlarını savunmayı büyük bir inatla sürdürürken bir yandan da Türkiye’ye ekonomik baskı uyguluyordu.

SSCB’nin Yakın Doğu’daki yayılmacı politikasını sona erdirmesinin nedenleri (1947)
· Türkiye’deki gelişmeler
· İran’da Musaddık Hükümeti tarafından yaratılan anarşi ortamını etkilemeyeceğini anlamış olması
Truman Doktrini’nin Türkiye üzerindeki etkleri
* Truman Doktrini ile Türk siyasetinde çılgın bir Batıcılık, ve Batı destekçiliği başlamıştır.
* Kendi coğrafyasında cereyan eden İsrail - Arap anlaşmazlığında, tüö coğrafyada batı düşmanlığı başgöstermesine rağmen Türkiye’de bir İsrail yandaşlığı başlamıştır. Önceleri bağımsız bir Arap Devleti kurulmasından yana olan Türkiye zamanla İsrail yandaşı olmuş ve İsrail’in kurulmasından 9 ay sonra resmen tanımış ve Türkiye’de bulunan Yahudileri İsrail’e göç etmelerine izin vermiştir.
* Yine aynı şekilde Asya ve Afrika’da bağımsızlıklarını kazanan yeni devletlere karşı Türkiye olumsuz tavır takınmış ve birçoğuna siyasi destek vermemiştir. Böylece Aysa ve Afrika ülkerleri ile kurulması gereken diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler daha başlamadan sona ermiş oluyordu.

  1. NATO’nun Kurulması ve Türkiye’nin Tutumu
NATO’nun ortaya çıkış nedeni : Sovyetlerin 1948 yılında Doğu Berlin’i işgal etmesi ile Çekoslavakya’daki komünist ihtilalin sonucu Avrupa’da siyasi birliğin bozulması ve güvenlik tehdidi altına giren Avrupalı Devletlerin kendilerini savunma ihtiyacı ve ABD’nin güvenlik şemsiyesine duydukları ihtiyaçtan kaynaklanmıştır.
4 Mart 1948’de Belçika, Fransa, Hollanda, Lüksemburg ve İngilitere’nin imzaladıkları Brüksel Antlaşması imzalandı. Ortak savunma sistemi geliştirmenin yanısıra kültürel ve ekonomik işbirliğini de öngören bu antlaşmaya daha sonraları Fransa Dışişleri Bakanı George Bidault, General Marshall’a rica da bulunarak içinde Brüksel Antlaşmasını imzalayan 5 ülke ile ABD’nin ve diğer Avrupa ülkelerinin de yer alacağı ortak bri savunma sistemi geliştirilmesini istedi. ABD kendi kıtası dışında barış döneminde askeri ittifaklar kurması ABD anayasasına aykırıydı. Bunu Vandenberg Kararları ile ABD Senatosunda kabul ettirdikten sonra NATO için gerekli hukuksal zemin de hazırlanmış oldu.
  1. NATO’nun Kuruluşundan Sonra Türk Basınında Görülen Tepkiler
  2. NATO Hakkında Türk Hükümeti Tarafından Yapılan ve Birbiriyle Bağdaşmayan Nitelikteki Açıklamalar
  3. Türkiye’nin NATO Güçleri ile Kurulacak Bir Akdeniz Paktı Ümitleri
  4. Bir Akdeniz Paktı Kurulması İçin Türkiye’nin Önerisi
  5. Kore Savaşı ve Menderes Hükümetine Büyük Sorunlar Yaratan Katılma Kararı
  6. Senatör Cain’in Açıklamaları ve Türk Hükümeti’nin Kararları
  7. General Bradley’in ‘ABD’nin 1950’li Yıllarda Askeri Politikası’ Başlıklı Makalesinin Türkiye’de Yarattığı Tepkiler
  8. Büyükelçi Mc Ghee - Türkiye’nin NATO üyeliğindeki kilit adam

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Son Yayın

Kamu Diplomasisi: İnsani Diplomasi, Küresel örnekler ve Türkiye

İNSANİ DİPLOMASİ Fatih BAYEZİT Yazarlar: Alan Henrikson; Jozef Batura, Ahmet Davutoğlu, Mehran Kamrava, Fuat Keyman, Reşat Bayer D...